11 Aralık 2013 Çarşamba

YURTDIŞI-malta hakkında genel bılgı

DEVLETİN ADI :
MALTA
BAŞŞEHRİ :
VALETTA
NÜFUSU :
398,504
YÜZ ÖLÇÜMÜ :
316,000
RESMİ DİLİ :
İNGİLİZCE - MALTİZ
DİNİ :
KATOLİK
PARA BİRİMİ :
MALTA LİRASI ( LİRİ )
YÖNETİMİ :
DEMOKRATİK CUMHURİYET
MİLLİ BAYRAMLARI :
10 ŞUBAT = AZİZ PAUL GÜNÜ=
1 MAYIS = İŞÇİ BAYRAMI =
7 HAZİRAN = SETTE GIUGNO FÜNÜ =
8 EYLÜK = ZAFER GÜNÜ =
21 EYLÜL = BAĞIMSIZLIK GÜNÜ =



13 ARALIK = CUMHURİYAT BAYRAMI =



Güney Avrupa ile Kuzey Afrika arasında Akdeniz’in tam ortasında bulunan 3 adadan oluşan Malta Sicilya'nın güneyinde yer almaktadır. Malta takımadaları 3 büyük, 2 küçük adadan oluşur. Büyükleri: Malta, Gozo ve Comino. Takımadalar arasında en büyüğü olan Malta 237 km², Gozo 68 km² ve Comino 2 km² yüzölçümüne sahiptir. Resmi olarak iki dili birden kabul eden az sayıdaki ülkeden biri olan Malta’da halk Maltaca ve İngilizce dillerini konuşuyor. Matlaca dili olarak geçen Malta dili Arapça ve İbranice gibi sami dil grubundan olmasına rağmen Latin alfabesiyle yazılıyor. 160 yıldan fazla bir süre resmi olarak İngiliz sömürgesi olmasından dolayı da halkın tamamı İngilizce konuşuyor. Bu da adaya ziyarete giden turistlere ve öğrencilere dil problemi yaşatmıyor. Telefon kulübelerinden trafiğine kadar hayatın her alanında İngiliz hakimiyetini görebilirsiniz.

Toplamda 316 km² yüzölçümüne sahip olan Malta’da 2005 nüfus sayımına göre 398,534 dür. Toplam nüfusun %96,7 gibi büyük bir çoğunluğu koyu Katolik. Adada tam 365 adet kilise mevcut ve ada halkı da kiliselerle ilgili bir soru sorulduğunda “Yılın her günü farklı bir kiliseye gidebilecek kadar çok kilisemiz var” demeyi de ihmal etmiyor. Başkenti Valetta olan bu ada ülkesinin başkent ismini özellikle gemilerin bağlama limanı bayraklarında çok sıkça görebilirsiniz.

Malta’da ilk yaşayan insan belirtileri M.Ö.4000 yılına kadar dayanmaktadır. Bu dönemdeki kalıntılar, Avrupa ve Afrika kıtalarına bağlı olduğu dönemlere aittir. Araştırmacılar, Gozo’da bulunan tapınakların yeryüzünün en eski eserleri olarak nitelendirmektedir.

Araştırmacılar Gozo da bulunan tapınakların yeryüzünün en eski, tek başına ayakta durabilen abideleri olarak nitelendirmektedirler. Restorasyon çalışmaları nedeniyle geçici olarak kapalı olan Paola'daki Hypogeum, tarih öncesi dönem mühendisliğinin olağanüstü başarısının bir göstergesi olarak, kayalardan oyulmuş odalar ve labirent geçişleriyle türünün tek yeraltı tapınağıdır. Diğer tapınaklar Mnajdra, Hagar Qim, Tarxien görülmeye değer pek çok yer gibi Malta'nın “Kutsal Ada” oluşu teorisini doğrulamaktadır.

M.Ö. 800 ile M.S. 870 yılları arasında Malta, adadaki varlıklarına dair belirgin izler bırakan ve artarda gelen medeniyetlerin beşiği olmuştur.

M.Ö. 8. yüzyılda Fenikeliler, M.Ö. 480’li yıllarda Kartacalılar, M.Ö. 218 yılında Romalılar, M.S. 4. yüzyılda Doğu Roma İmparatorluğunun egemenliğine geçmiştir. M.S 870 yılında Kuzey Afrikalı Berberilerin hükmü 1090 yılında Normanlar sayesinde son bulmuştur.

Normanların hükmü nispeten çok kısa sürmüş, ada artarda Almanlar, Fransızlar ve İspanyolların egemenliğine girmiş, 1522 yılında Osmanlıların Rodos’u alması ile Rodos’tan kaçan St. John Şövalyelerinin adaya gelmeleri ile son bulmuştur.

1291'de Müslümanların gelişiyle, şövalyelerin kaderi değişti. Rodos’u geri alarak Türklere karşı iki yüzyıl mücadele ettiler ama 1522’de Kanuni Sultan Süleyman Rodos'u ele geçirerek, şövalyeleri adanın dışına sürdü. Yeni bir vatana ihtiyaç duyan şövalyeler 1530’da imparator V. Charles'in verdiği imtiyazlarla Malta'ya yerleştiler. Gelir gelmez ticareti ve sosyal ilişkileri geliştirmeye başladılar, yeni hastaneler yaptılar, en önemlisi de adada güçlü bir kalkınma hareketi başlattılar. Fakat Kanuni Sultan Süleyman, Avrupa'nın geçiş yolları üzerinde bulunan Malta'yı da imparatorluk sınırlarına katmak istiyordu. 1565'te güçlü bir donanma ile Malta'ya geldi ve kuşatma başlattı. Kuşatma 4 ay kadar sürdü. Sonunda Sicilya'dan gelen yardımla şövalyeler galip geldiler. Şövalyeler bu savunmayla Güney Avrupa'nın ve Hıristiyanlık aleminin güvenini kazandılar. Türklere karşı kazanılan bu zaferden sonra, Malta ve Gozo'yu büyük bir şevkle geliştirmeye başladılar. Adalar, bu dönemde mimarlık, sanat ve kültür açısından altın devrini yaşadı. Malta'daki pek çok görkemli yapı bu dönemin eserlerindendir. Valetta şehri, ismini şövalyelerin büyük ustası Jean Parisot De La Vallette'den almıştır. Valletta en erken dönem raylı sistemin kullanıldığı şehirlerden biridir.

1798 de adaya gelen Napolyon , başta halk tarafından iyi karşılanmış fakat daha sonra ilkokulların kurulması gibi farklı iyi yasaları kiliseye karşı bir hareket olarak nitelendiren halk tarafından Valetta ve Three Cities’in gerilerine sürülmüş, böylece İngiliz filosu Grand Harbour’a girmiş ve 1,5 yüzyıl boyunca adadan ayrılmamıştır.



Malta
'nın insanı teşvik eden ve cezbeden en önemli özelliği tarihinin bir hazine yuvası olmasıdır. Burada rastlayabileceğiniz ve insanlığın tüm tarihi geçmişini yansıtan arkeolojik kalıntıları, kültürel anıtları ve mimariyi dünyanın çok az yerinde bulabilirsiniz. Denebilir ki; ada dev bir açık hava müzesidir. Başkent Valetta, kendi türünün tek örneği ve bir artistik mimari harikasıdır. Ziyaretçi her köşede gizli bir tarih ve kültürle karşılaşır.

Malta
, Gozo ve Comino adlı üç takım adadan oluşan ülke Akdeniz'in kalbinde,Afrika ve Avrupa'nın arasında yer almaktadır. Bu stratejik konumu Malta'nın yüzyıllar boyunca Fenikeliler, Kartacalılar, Romalılar,Araplar, Normanlar, İspanyollar, St. John Şövalyeleri, Fransızlar,Osmanlılar ve İngilizler'in sahip olmak istediği bir coğrafya olmasına neden olmuştur. Bu da, tüm bu ulusların, tarih boyunca adada izlerini bırakmalarını sağlamıştır.

Malta
'nın Valetta'dan sonra en ilgi çekici şehri Sessiz Şehir olarak anılan Mdina'dır. Mdina, Ünlü St. John Şövalyelerin'den korunmak için Fenikeliler tarafından güçlü duvarlarla çepeçevre sarılmış bir tarih hazinesidir. Bu Sessiz Şehir bir kraliyet sessizliği ve bir barış atmosferi içindedir. Motorlu taşıt, alışveriş merkezi ya da bir pazar bu Şehir'e çok yabancı kavramlardır. Burada görebileceğiniz yegane ticari canlılık, şehir duvarları üzerinde kurulmuş ve muhteşem bir deniz manzarasına sahip iki restaurant ve çay bahçesi tarzında bir kafedir.

Adanın temel niteliğini belirleyen en önemli özelliklerden biri ise şüphesiz Malta insanının içten dostluğudur. Bu dostluk otelden,çarşıya;şehirden,en küçük balıkçı kasabasına kadar her yerde görülmektedir.Bu gerçek dostluk Malta'lıların birbirleri ile ve Malta'yı ziyaret eden yabancılarla aralarındaki ilişkilerin temelini oluşturur. Hiç kuşkusuz bu özelliği Malta'nın ziyaretçiler için huzurlu ve rahat bir yer olmasını sağlamaktadır.





İklim
Ülke iklimi, genellikle ılımandır. Yağmur şiddetli yağar ancak çok kısa sürer. Kar, fırtına ve sis ülkede hiç bilinmeyen kavramlardır. Kasımdan Nisana kadar ortalama 14 derecelik kış yaşanır. Mayıstan Ekime kadar ortalama 32 derecelik yaz sıcakları hüküm sürer. En sıcak aylar Temmuz ortasından Eylül ortasına kadardır ancak akşamları nispeten daha serindir. Yağmurlar genelde Kasım-Ocak ayları arasında aralıklarla yağar.
Elektrik Sistemi
Malta'da Elektrik Voltajı 240 Volt, 50 Hz'dir. Ülkede kullanılan 2 tür priz sistemi vardır. Biri Türkiye'deki ile aynıdır ancak diğeri için priz adaptörü gerekir.
Yönetim
Malta bağımsız ve demokratik bir cumhuriyettir. Meclis’te 65 millet vekili bulunur. Milletvekilleri, tek aşamalı oy ve nüfusa orantılı temsil sistemiyle seçilmektedir. İdare yetkisi başbakan ve bakanlar kuruluna aittir. Bakanlar kurulu, ağırlıklı partiden seçilir ve Valetta’da bulunan ‘Grand Master’s Palace’ daki Great Hall of Knights’da görev yapar.

Cumhurbaşkanı, meclis tarafından beş yıllık bir süre için seçilir ve devletin başıdır. Cumhurbaşkanı idare yetkisine sahiptir ancak bakanlar kurulunun önerileri doğrultusunda hareket etmek zorundadır. Devleti temsil etme görevi cumhurbaşkanına aittir. Şimdiki Malta cumhurbaşkanı 1999’da törenle göreve getirilmiş olan Profesör Guido de Marco’dur. Hem Başbakan hem de muhalefet başkanı, cumhurbaşkanı tarafından görevlendirilir. Bakanlar kurulu, başbakanın da önerileri üzerine cumhurbaşkanı tarafından göreve atanır. Bütün görevliler meclis üyesi olmak zorundadır.

İki büyük politik parti vardır: sosyalizm taraftarı Partit Tal-Haddiema veya Malta İşçi Partisi (MLP), ve ekonomik olarak daha liberal eğilimi olan Partit Nazzjonalista, veya Milliyetçi Parti (PN). 1998 yılındaki milletvekili seçimlerinde Milliyetçi parti oyların %51.81’ ini topladı ve 35 koltuk kazandı. İşçi Partisi ise oyların %48.97’sini toplayarak 30 koltuk alabildi. Milliyetçi parti başkanı Dr Eddie Fenech-Adami Malta’nın şu anki başbakanıdır. Bir dahaki seçimler 2003 yılında yapılacaktır.

Malta, Birleşmiş Milletler, İngiliz Uluslar Topluluğu, Avrupa Konseyi ve Avrupa’ daki Emniyet ve İşbirliği Organizasyonuna üyedir. 1990 yılında, Milliyetçi Parti başkanı Eddie Fenech-Adami tarafından yapılan, fakat daha sonra İşçi Partili başbakan Alfred San’ın 1996-98 yılları arasında kısa süren idare döneminde geri çektiği, AB’ye üyelik başvurusu üzerine politik tartışmalar sürmektedir. Bu üyelik başvurusu 1998 eylül ayında Milliyetçi partinin tekrar seçilmesiyle yenilenmiştir ve Malta şu anda önde gelen adaylardan bir tanesidir.






Çevre ve Doğa
Nüfus artışı, yerleşim alanlarının çoğalması ve gelişmesi, hava kirliliği ve doğal alanların korunmasındaki yetersizlik, çevre açısından adalar üzerinde büyük oranda etkili olmuştur. Sadece bir tane çöp arıtım tesisi vardır ve kanalizasyon arıtılmadan direk denize boşaltılır. Aynı zamanda temiz su sıkıntısı da yaşanmaktadır. Tek doğal su kaynağı topraktan gelmektedir ve bu da büyük oranda tarlalardan gelen nitrat atıklarıyla kirlenmektedir. Bu sorun, birçok büyük arıtma tesisinin kurulmasıyla bir parça çözülmüştür.

Hava kirliği, arabaların, kamyonların ve otobüslerin (bir çoğu eski olan), Büyük Liman çevresindeki kapalı yollarda birikmesinden, kömürle çalışan elektrik santralleri ve fabrikaların yol açtığı kirlenmeden kaynaklanır. Böyle küçük bir alanda atıkların kontrol altında tutulması git gide soruna yol açmaktadır. Malta hükümeti, 1991 yılında, kalkınma bölgelerini ve önemli ekolojik alanları belirleyen bir Çevre Koruma Kanunu çıkarttı ancak bir çok önemli sorun hala çözüm beklemektedir.

Bitki Örtüsü ve Hayvanlar
Malta doğal bitki örtüsü yönünden zengin değildir. Adanın büyük bir bölümünü ekili alanlar oluşturur. Diğer bölgeler ise genellikle çorak ve kayalıktır. Tek geniş ormanlık alan, Halep çamlarının hakim olduğu Buskett Bahçeleri’dir. Dağ tepelerinin ve kıyı kayalıklarını oluşturan sert kireçtaşı, kekik, biberiye ve böğürtlen çalılarının yetişmesine ve tipik Akdeniz bitki örtüsü olan zeytin ağaçlarının ve ılgın ağaçlarının büyümesine elverişlidir. Deniz rezenesi, deniz karanfili, sütleğen ve dikenli çöven, deniz kenarındaki kayalıklarda görülebilir ve nadir yetişen parazitimsi bir bitki olan Cynomorium coccineus, Gozo’da Dwerja bölgesinde mevcuttur.

Seyrek bitki örtüsü toprağa bağlı vahşi hayat için yetersizdir. Ancak bir avuç sıçan, fare, kirpi, gelincik ve kır faresi bulunur. Tavşanlar, neredeyse soyları tükeninceye kadar avlanmıştır. Geko ve kertenkeleler oldukça yaygındır (koyu yeşil ve kırmızı renkte olan Lacerta filfolensis sadece Filfla adasında görülür). Üç tür yılan vardır ve hiçbiri zehirli değildir.

İçinde, serçelerin, kaya güvercinlerinin, keten kuşlarının, tarla kiraz kuşlarının, gümüş martıların ve gök ardıç kuşlarının da (Malta’nın milli kuşudur, 25 sentlik madeni paranın üzerindeki resim bu kuşa aittir.), bulunduğu on iki tür yerel kuş vardır. Ama 150 den fazla kuş türünün kışın ülkeyi ziyaret eden göçmen kuşlar olduğu bilinmektedir.

Malta ve Gozo çevresindeki temiz ve berrak denizler, çok sayıda çeşitli deniz hayvanının yetişmesini sağlar ve Avrupa’nın dört bir yanından gelen dalgıçlara ev sahipliği yapar.

Jeoloji
Jeolojik olarak Malta Adaları’nı, Akdeniz’in dibinden su yüzeyini geçene kadar kıvrılarak yukarıya çıkan denizdibi yığınları oluşturur. Bu kıvrılma hareketi, tektonik Afrika kıtasının güneye ve Avrupa kıtasının kuzeye kaymasıyla, aralarında meydana gelen sıkışmanın sonucudur. Bu sıkışma devam etmektedir ve aynı zamanda Etna ve Vesuvius yanardağlarıyla, İtalya’nın güneyinde ve Malta’da sıklıkla görülen depremlere de sebep olmaktadır.

Malta’yı oluşturan kayalar, yedi ile otuz milyon yaşları arasındadır ve tabakalar halinde üst üste yığılmışlardır. Aşağıdan yukarıya dört ana tabaka vardır: Aşağı Mercan Kireçtaşı, Globigerina Kireçtaşı, Mavi Kil ve Yukarı Mercan Kireçtaşı. Kireçtaşları, özellikle, yuvarlak kabuklu fosil birikiminin çok fazla olduğu, Aşağı Mercan Kireçtaşı ve Globigerina Kireçtaşı’nın kesiştikleri yerde, fosiller bakımından zengindir.

Aşağı ve Yukarı Kireçtaşları dayanıklıdırlar. Güneybatı Malta ve Ta’ Cenc yüksek kıyı kayalarıyla, Gozo’nun dağlarının yassı doruklarını saran kayalıklarıyla hava koşullarına karşı da dirençlidirler. Altın rengi Globigerina Kireçtaşı daha yumuşaktır. Orta ve doğu Malta’nın büyük bir bölümünün temelini oluşturur. Yapışkan Mavi Kireçtaşı besin değeri bakımından zengindir ve Gozo’nun daha verimli olan topraklarını oluşturur.
Bunu batı ir-Rama’daki dağlarda görebilirsiniz.

Yerel madenciler kolayca işlenebilen Globigerina Kireçtaşını franka diye adlandırırlar; daha sert olan mercan kireçtaşına ise zonqor denir. Her ikisi de adaların güçlendirilmesinde yaygın olarak kullanılmıştır.

Din ve Dil
Roma Katolik Hıristiyanlığı devletin resmi dinidir ve devlet okullarında öğretilmesi zorunludur. Ancak Malta anayasası ibadet özgürlüğü yani laiklik maddesini de içerir. Nüfusun %98’i Roma Katolik Kilisesi’nin üyesidir.

Malta ve Gozo iki ayrı piskoposluk bölgesidir: Malta piskoposu Villetta’daki St John Katedrali’nde, Gozo piskoposu ise Victoria’daki Assumption Katedrali’nde yer alır.

Dil
Malta’nın anadiline ‘Malti’ adı verilir. Bazı dilbilimciler, bu dilin kökeninin M.Ö 1000 yılında Malta’ya yerleşmiş olan Fenikelilere uzandığı görüşündedir. Ancak bir çok dilbilimci, bu dilin, batı Kuzey Afrika’nın sahip olduğu Arap lehçesiyle bağlantılı olduğunu öne sürmektedir. Dil, Arapça bir yapıya ve gramere sahiptir, ancak, Sicilya dilinden, İtalyanca, Fransızca ve İngilizce’den gelen kelimelerle de karışmıştır. Malti, Latin alfabesiyle yazılan tek Sami dilidir.

Malti, hukuksal alanlarda, mahkemelerde, kullanılan dildir, ancak hem Malti hem de İngilizce resmi dil sayılır. İngilizce, okullarda, çocuklara erken yaşlardan itibaren öğretilir ve hemen hemen herkes iyi derecede İngilizce bilir. Malta’nın İtalyan TV. kanallarını çekmesi sayesinde, bir çok insan, İtalyanca da bilir. Seyrek de olsa, Fransızca ve Almanca da konuşanlar vardır.

Ülkede hemen herkesin İngilizce bilmesi, dünyanın bir çok ülkesinden yabancı öğrencilerin İngilizce öğrenmek için Malta'ya gelmesine etkili olmaktadır. Malta'daki İngilizce dil kursları ülkenin en önemli gelir kaynaklarından biridir.

Güven, kalite ve huzurun adı SD Yurt Dışı Eğitim Danışmanlıgı'dır.
                                 Siz okuyun, basarılarınızla biz gurur duyalım.
  Eğitim için yatırım yapan herkese en içten dileklerimizle başarılar diliyoruz.
                                                               SD YURTDIŞI EĞİTİM
DETAYLI BİLGİ İÇİN -   HAFTA ARASI VE CUMARTESİ GÜNÜ SAAT 9-19 ARASI  ULAŞABİLİRSİNİZ
SD YURT DIŞI EGİTİM OFİS TEL - 0232 441 74 34  
                                     SİRKET  - 0544 656 09 23 - 0507 917 37 50
                          www.sdyurtdisiegitim.com.tr   ADRESİNDEN BİLGİ İSTEK FORMUNU DOLDURABİLİRSİNİZ .DANIŞMANLARIMIZ SİZLERE EN KISA ZMANDA BİLGİ VERECEKLERDİR
                          www.sdyurtdisiegitim.com.tr    ADRESİNİDEN  BİZ SİZİ ARAYALIM FORMUNU DOLDURUN SD DANIŞMANLARI SİZİ EN KISA ZAMANDA ARAYACAKLARDIR.
Donanmacı Mahallesi İzmir , Karşıyaka
Tel/Fax- 0 232 441 74 34
Gsm:0(507) 917 37 50
skyp/sdworld
facebook/sdyurtdisiegitim.com
msn/sdworldyurtdisiegitim@hotmail.com
www.sdyurtdisiegitim.com.tr
E-mail: info@sdyurtdisiegitim.com.tr

2 yorum:

  1. yazının geniş versiyonunu şu linkte bulabilirsiniz. http://www.dilokulumalta.com/malta-hakkinda-ve-malta-tarihi.aspx

    YanıtlaSil